Çağdaş resmin en büyük ustalarından biri olan Paul Cézanne, Aixen-Provençe’da, zengin bir bankerin oğlu olarak doğdu. 1858’de, banker olmasını isteyen babasının baskısıyla Hukuk Fakültesi’ne girdi. Ama iki yıl sonra annesinin desteğiyle, resim öğrenimi görmek üzere Paris’e gitti. Orada Delacroix, Rubens ve Tintoretto gibi ustaların yapıtlarını inceledi. Sanatçının o dönemde yaptığı resimlere egemen olan koyu renkler ve güçlü fırça darbeleri klasik geleneğin etkilerini yansıtıyordu. Başlangıçta Cézanne’nin alışılmamış üslubunu anlamakta güçlük çeken izleyiciler ve sanat eleştirmenleri onun resimleriyle alay ettiler. Ama o, uğradığı ağır eleştiri ve suçlamalara karşın, resimlerini bildiği gibi yapmayı sürdürdü.
Cézanne 1872’de İzlenimci Akım’ın öncülerinden Camille Pissarro ile tanıştı Pissarro, Cézanne doğaya daha yakından bakmayı, ışığın ve rengin inceliklerini öğretti. O dönemde doğayı ve nesneleri izlenimci bir anlayışla tuvale geçiren Cézanne Avrupa resim sanatını önemli ölçüde etkileyecek olan yapıtlar verdi. Resimlerindeki yalınlık, kullandığı renklerin yoğunluğu ve kompozisyona verdiği önem resmini yaptığı nesnelerin temelini oluşturan yapıyı öne çıkardı. Tarlalar, yollar, köy evleri gibi manzara öğelerini kendine özgü bir üslupla, fotoğraf kopyacılığına kaçmadan, kendisinde uyanan duygulan yansıtacak biçimde yapmanın; yollarını aradı. Cézanne özgün üslubunu yaşamının sonuna kadar yaptığı tüm resimlerinde korudu.
1878’de yaşamının geri kalan bölümünü; geçirdiği Aix-en-Provence’a dönen sanatçı belirli aralıklarla Paris’e gitmeyi sürdürdü. Cézanne o dönemde perspektifi, yani resimlerindeki görsel derinliği yalnız renkle vermeye başladı.Portre, natürmort ve peyzajlarını canlı bir renk uyumu ve yalın bir gerçekçilikle betimledi.1895’te ilk kişisel sergisini açtığında ,resimleri genç sanatçılar ile bazı sanatseverlerin dışında halkın ilgisini çekmedi.Ama cezanne yaptıklarıyla 20.yüzyılın bir çok sanatçısını etkiledi.Kompozisyondaki ustalığı ve kullandığı renklerin yoğunluğu resimde anıtsal görüntüler yaratmasını sağladı.Yaşamının sonuna doğru yapıtları aranmaya ve ilgi toplamaya başladı.1906 sonbaharında kırlarda çalışırken soğuk aldı,hastalanarak birkaç gün içinde öldü.Bir yıl sonra Paris ‘te açılan sergisi büyük ilgi gördü.
- Yıkananlar(Philadelphia sanat müzesi)
- kendi portresi(Ulusal Galeri,Londra)
- Sepetli ölüdoğa(Musee d’Orsay Paris)
- İskambil Oynayanlar(Louvre Müzesi, Paris)
- kırmızı Yelekli Delikanlı(Mellon Koleksiyonu,ABD)sanatçının en önemli yapıtlarıdır.
kaynak:Temel Britannica -Temel Eğitim ve kültür Ansiklopedisi-ANA YAYINCILIK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder