Önce ellerinde İncil,
Sonra omuzlarında tüfekle geldiler. Evleri, ekinleri bizim olan topraklara Uzak ülkelerin uğursuz insanları.. Ne hakla geldiler anam, Ne hakla geldiler? “Allah bir” dediler inanıverdik Anlatmadılar kullar arasındaki farkı. Zulüm üstüne zulüm yığdılar; Korku üstüne korku. Siyah derili insan öğüttü dur-durak bilmeden, Kurdukları medeniyet çarkı.. Misafir olmak, dost olmak dururken Şart mıydı ellerinde ilah olması? Bizde de vardı iki el, iki ayak, iki göz Bizim de yüreğimiz vardı, biz de bilirdik sevmeyi Suç muydu derilerimizin siyah olması? Dövdüler, vurdular, sürdüler Çocuklarımızı bile öpüp-koklayamadık. Bize ait olan her şeyimizi Yeni efendilerimiz aldılar Namusumuzu bile saklayamadık. Günü, ayı, yılı yok, her zaman Gökyüzünü kızıla boyadı akıttıkları kan. Köle yaptılar bizi beyaz medeniyete Götürdüler madenlerimizi, Meyvelerimizi, çocuklarımızı.. Ve işte onlardan geriye kalan: Boş bir kilise Taş bir kule Bronz bir çan.. Gel bunları da götür gideceğin yerlere Adaletsiz medeniyetin babası Ölçüsü menfaat olan Beyaz insan.. 24 Mayıs 1985 Beşinci Mevsim(sh.62) |
Abdurrahim Karakoç
|
Edebiyatın olmadığı yerde kan ve gözyaşı vardır. | 2014'ün en çok tıklanan edebiyat bloğu
23 Ekim 2014 Perşembe
Sıcak Afrika'nın Siyah Ağıdı - Abdurrahim Karakoç
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder