25 Aralık 2014 Perşembe

Çocuk Bedenime Dokunma İnisiyatifi

Çocuk Bedenime Dokunma İnisiyatifi

Çocuk Bedenime Dokunma İnisiyatifi çocukların duygusal, fiziksel ve cinsel istismarı ile mücadeleyi amaç edinmiş, uzmanlar ve gönüllülerden oluşan bir oluşumdur.

Yaşamın olağan seyrinde din, gelenek, ülke, ırk, yaş, cinsiyet, sosyoekonomik sınıf ya da kültür farkı gözetmeksizin her yerde ve çok yakınımızda meydana gelmekte olan Çocuk İstismarı çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen; bir yetişkin, toplum veya ülke tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan davranışların tümü olarak tanımlanmaktadır. Bizlere göre Çocuk İstismarı çocuğun bedenine, o bedenin parçası olan ruha ve bu bütünün geleceğine yapılan bir saldırıdır.

Ülkemizde çocuk istismarı sıklığının yüksek olduğu araştırma raporlarında mevcut olmakla beraber bizler bu oranın çok daha yüksek olduğunu düşünmekteyiz. Vakaların büyük kısmı bildirilmemekte, görmezden gelinmekte ya da sümen altı edilmektedir. İstismara uğrayan çocuğun korktuğu için, korkutulduğu için, anlatacaklarına inanılmayacağını düşündüğü için, utandığı ve başına gelenlere anlam veremediği için sustuğunu bilmekteyiz. Çocuğu koruma zannıyla hareket eden birçok erişkin ise maalesef bu sessizliğe eşlik etmektedir.

Çocuk Bedenime Dokunma İnisiyatifi olarak öncelikli amacımız bu sessizliği bozmak, istismara uğrayan çocuğun sesi olmak ve istismarı görünür kılmaktır. Her türlü siyasi fikir, ideoloji, grup veya akıma aynı mesafede durmakta olan inisiyatifimiz Çocuk İhmal ve İstismarı hakkında birey, aile ve toplum düzeyinde bilgi ve bilinci arttırmayı amaçlamaktadır. Çocuğun fiziksel, duygusal ve cinsel istismarını ve ihmalini önlemek amacıyla projeler geliştirmekte ve faaliyetler planlamaktadır. İletişim, sanat, bilim ve hukuk araçları ile karanlıklardan çıkararak, çocukların daha huzurlu ve güvenli bir ortamda büyümelerini sağlayacak farkındalığı yaratmak ve çocuk istismarının yaşanmayacağı bir kültür ve hukuk düzeninin sağlamak için sonsuz kararlılıkla yolumuza devam etmekteyiz.

Çocuk Bedenime Dokunma İnisiyatifi kuruluş yapısı açısından yaratıcı-sanat, iletişim-strateji, bilim, hukuk ve organizasyon adı altında 5 ana bölümden oluşmaktadır.

Yaratıcı-sanat grubu çocuk istismarına ilişkin, kısa film, belgesel, kamu spotu, sanatsal içerikli projelerin geliştirilmesi, afiş, poster, banner tasarımı vb. konularda çalışmaktadır. Bu grupta çalışmak isteyen gönüllülerimizden yukarıdaki konularda fikir üretmesi, fiziksel olarak bir ürün ortaya çıkarmaları beklenmektedir. (Grafiker, yazar, yönetmen, oyuncu, müzisyen, yapımcı, senarist, fotoğraf sanatçısı, sanat yönetmeni, kreatif direktör)

İletişim-strateji grubu Çocuk Bedenime Dokunma İnisiyatifinin ve faaliyetlerinin tanıtımını, bilinirliğini arttıracak ve sürdürecek reklamcılar, pazarlama uzmanları, sosyal medya uzmanları, insan kaynakları ve halkla ilişkiler uzmanları, medya çalışanlarına ihtiyaç duymaktadır.

Bilim grubu Çocuk İstismarı’na ilişkin akademik araştırmaların yapılması, dünya genelinde yapılan araştırmaların derlenerek bilimsel döküman hazırlanması, konu ile ilgili farkındalığı arttırıcı seminer ve sempozyumların düzenlenmesi, televizyon ve radyo programlarına inisiyatifimiz adına katılmak ve sanat, organizasyon ve strateji gruplarına bilimsel içerik desteği sağlanması görevlerini üstlenmektedir. (Çocuk-Ergen-Erişkin Psikiyatrisi Uzmanı, Psikolog, Adli Tıp Uzmanı, Sosyal Hizmet Uzmanı, PDR Uzmanı)

Hukuk grubumuz Çocuk İstismarı’nın kanuni yönlerinin güncel takibi ve Çocuk Bedenime Dokunma İnisiyatifinin hukuki süreçlerinin-ilişkilerinin yönetilmesi görevini üstlenmektedir.

Organizasyon grubu planlanan saha etkinliklerinin organizasyonunu sağlamaktadır. Bu grup etkinliklerin hazırlık ve gerçekleştirilme sürecini üstlenecek organizatör, etkinlik yöneticilerine aktif olarak katkı sağlayacak gönüllüleri kapsamaktadır.

Geleceğimiz olan çocuklarımız için güvenli bir dünya dileğiyle…


ÇOCUK BEDENİME DOKUNMA İNİSİYATİFİ

24 Aralık 2014 Çarşamba

Vera Tulyakova Kimdir?

Kimdir Vera Tulyakova:

Nazım’ın son aşkıdır.Son yıllarını birlikte geçirdiği sevgilisidir.


Nazım öldükten sonra Vera’nın külleri Nazım’ın mezarına, kalp hizasına serpilmiştir.


Nazım ölmeden önce doktoru Nazım Hikmet’e: 


- Heyecanlı, stresli 3 ay yaşarsın ya da sakin bir 3 yıl

Dediğinde Nazım 3 ayı tercih etmiştir. 
Tercih etmesine sebep olan kadın ise Vera Tulyakova’dır.

Nazım Hikmet’in Vera Tulyakova’ya ithaf ettiği birçok şiir vardır:


Bunlardan bir tanesi:


Seviyorum seni 

Ekmeği tuza banıp yer gibi 
Geceleyin ateşler içinde uyanarak 
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi 
Ağır posta paketini 
neyin nesi belirsiz telaşlı, sevinçli, 
kuşkulu açar gibi Seviyorum seni 

denizi ilk defa uçakla geçer gibi 

İstanbul'da yumuşacık kararırken 
ortalık içimde kımıldayan bir şeyler gibi 
Seviyorum seni 
Yaşıyoruz çok şükür der gibi. 

23 Aralık 2014 Salı

Boğaziçi Öykü Yarışması

Boğaziçi Öykü Yarışması

Bu sene ilkini düzenleyeceğimiz Boğaziçi Öykü Yarışması, edebiyata ve yazmaya ilgi duyan genç öykücüleri hedefliyor. Bu yarışma birinci, ikinci gibi bir derecelendirme yerine en iyi 10 öyküyü seçiyor ve bu öykülerin yazarlarını eleştirmen ve öykücülerle buluşturup yazarlara birebir kritik fırsatı vaat ediyor. Bunun yanı sıra ilk 10’a giren katılımcılara babil.com’dan 200’er lira değerinde hediye çeki sunuluyor. İlk gelen öyküler öncelikle Fatma Kahraman, Gülsu Tuncay, Halim Çiftçi, Rıdvan Salih, Sena Özkurt ve Sena Toprakçı'nın olduğu alt jürinin okumalarına tabi tutulacaktır. Daha sonra ise Semih Gümüş, Müge İplikçi ve Faruk Duman’ın bulunduğu seçici kurula gönderilecektir.        
KATILIM KOŞULLARI
  • Öyküler, 12 punto ve 1,5 satır aralığıyla 5 sayfayı geçmeyecek şekilde yazılmalıdır ve konu serbesttir.
  • Öykü, daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış ve hiçbir yarışmaya katılmamış olmalıdır.
  • Bir katılımcı yalnızca bir öyküyle yarışmaya katılabilir.
  • Yarışmaya yurt içi ve yurt dışından herkes katılabilir.
  • Öyküler ad-soyad, telefon numarası ve kısa bir özgeçmişle beraber 1 Şubat 2015 tarihine kadarbasvuru@bogazicioykuyarismasi.com adresine gönderilmelidir.
  • Belirtilen zaman aralığında teslim edilen öyküler, seçici kurul tarafından değerlendirilecek; ilk on belirlenecek ve bu katılımcıların ödülleri jüri üyeleri ve önemli katılımcıların öykü üzerine dinleyiciye açık konuşmalar yapacağı bir finalle, İstanbul’da, Boğaziçi Üniversitesi’nde sunulacaktır.
  • Yukarıdaki koşulları sağlamayan öyküler değerlendirmeye alınmayacaktır.
  • Boğaziçi Üniversitesi Edebiyat Kulübü gelen öyküleri yayımlama hakkını saklı tutmaktadır.
Sorularınız için: iletisim@bogazicioykuyarismasi.com

18 Aralık 2014 Perşembe

Günümüzde Benzeri Görülmeyen Aşklarıyla 5 Ünlü Şair

1. Nazım Hikmet ve Piraye

Nazım Hikmet ve Piraye
Piraye Hanım'ın oğlu Memet Fuat'ın 'Nazım ile Piraye' ve 'Gölgede Kalan Yıllar' kitaplarında dillendirdiği, bir zamanlar Erenköylülerin tanıklık ettiği büyük bir aşk.

"Yaşım otuz sularında, fakat seni 14 yaşında bir mekteplinin ve 60 yaşında bir felsefe adamının ikiz aşkıyla seviyorum… "

- Piraye'ye Mektuplar

Ne güzel şey hatırlamak seni:
Ölüm ve zafer haberleri içinden,
Hapiste
Ve yaşım kırkı geçmiş iken...
......
Ne güzel şey hatırlamak seni:
Ölüm ve zafer haberleri içinden,
Hapiste
Ve yaşım kırkı geçmiş iken...
2. Sezai Karakoç ve Mona Rosa

Sezai Karakoç ve Mona Rosa
Cemal Süreya'ya soyadından bir harf eksilten kadın Muazzez Akkaya.

Sezai Karakoç ile üniversitede sınıf arkadaşıdırlar ve aynı kıza aşıktırlar, günlerce birbirlerine Muazzeze duydukları ilgiyi anlatırlar, yazdıkları şiirleri okurlarmış.Tabi daha sonra bu aşk rekabete dönüşmüş, birbirlerine 'ben elde ederim, sen elde edersin' derken 'kim elde edecek?' diye iddiaya tutuşmuşlar... Kaybeden büyük bir bedel ödemek zorunda kalacaktır, hayatı boyunca bu beden üzerinde bir iz olarak kalacaktır. Bedene fiziksel anlamda zarar vermeyecek bir şey olacak diye de karar kılmışlar ve kaybeden ismini değiştirecektir. Sezai Karakoç kaybetseydi eğer 'Sezai Karkoç' olacaktı fakat iddayı 'Cemal Süreya' kaybeder.. ve 'Süreyya' 'Süreya' olur..

Peki daha sonra... Muazzez, Sezai Karakoç ile aşkının bir iddia sonucu ortaya çıktığını öğrenir ve bunu kaldıramaz, biraz da maddi durumu olmayan Muazzez bu olaydan sonra okulu bırakır ve memleketi Geyve'ye döner... Sezai Karakoç bu duruma çok üzülür ve Muazzez Akkaya'ya ithafen 'Mona Rosa'yı yazar.

Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. 
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister. 
Ah senin yüzünden kana batacak. 
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
...
Açma pencereni perdeleri çek, 
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek. 
Anla Mona Rosa ben bir deliyim. 
Açma pencereni perdeleri çek.
2. Sezai Karakoç ve Mona Rosa

Sezai Karakoç ve Mona Rosa
Cemal Süreya'ya soyadından bir harf eksilten kadın Muazzez Akkaya.

Sezai Karakoç ile üniversitede sınıf arkadaşıdırlar ve aynı kıza aşıktırlar, günlerce birbirlerine Muazzeze duydukları ilgiyi anlatırlar, yazdıkları şiirleri okurlarmış.Tabi daha sonra bu aşk rekabete dönüşmüş, birbirlerine 'ben elde ederim, sen elde edersin' derken 'kim elde edecek?' diye iddiaya tutuşmuşlar... Kaybeden büyük bir bedel ödemek zorunda kalacaktır, hayatı boyunca bu beden üzerinde bir iz olarak kalacaktır. Bedene fiziksel anlamda zarar vermeyecek bir şey olacak diye de karar kılmışlar ve kaybeden ismini değiştirecektir. Sezai Karakoç kaybetseydi eğer 'Sezai Karkoç' olacaktı fakat iddayı 'Cemal Süreya' kaybeder.. ve 'Süreyya' 'Süreya' olur..

Peki daha sonra... Muazzez, Sezai Karakoç ile aşkının bir iddia sonucu ortaya çıktığını öğrenir ve bunu kaldıramaz, biraz da maddi durumu olmayan Muazzez bu olaydan sonra okulu bırakır ve memleketi Geyve'ye döner... Sezai Karakoç bu duruma çok üzülür ve Muazzez Akkaya'ya ithafen 'Mona Rosa'yı yazar.

Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
...
Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben bir deliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.
3. Cemal Süreya ve Tomris Uyar

Cemal Süreya ve Tomris Uyar
"Daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin"

Tomris Uyar şöyle tarifliyor Cemal Süreya’yı: “Tanıdığı kaç kişi varsa o kadar Cemal Süreya vardır. Hepsi değişik. Belki temel öğeleri aynı kalıyor; politikaya, edebiyata, espriye tutkusu; çalışkanlığı, dürüstlüğü gibi, Ama çok değişken biri. O yüzden ben bir tane Süreya biyografisi düşünmem. 3 tane yazılabilir. 3 tane apayrı”

Cemal Süreya bu şiiri Tomris Uyar için yazmıştır.

Ay ışığında oturduk
Bileğinden öptüm seni
Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni
Evime götürdüm yatağımda
Kasığından öptüm seni
Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni
En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni
4. Orhan Veli ve Nahit Hanım

Orhan Veli ve Nahit Hanım
Cemal Süreya'nın Nahit Hanımdan bahsederken dediği gibi "Rönesans Gibi Kadın"

“Bir de sevgilim vardır, pek muteber,
İsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun”

Bu dizelerde bahsedilen kadındır Nahit Gelenbevi..

" Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar
Sade kadın değil, insan
Ne kibarlık budalası
Ne malda mülkte gözü var
Hür olsak der
Eşit olsak der
İnsanları sevmesini bilir
Yaşamayı sevdiği kadar."

-Yalnız Seni Arıyorum
5. Turgut Uyar ve Tomris Uyar

Turgut Uyar ve Tomris Uyar
Turgut Uyar en şanslı şair. O güzel şiirleri yazdıran kadın yanındadır hep, yanıbaşında.

İthafen; Herkes seni sen zanneder.

Senin sen olmadığını bile bilmeden,
Sen bile
Seni ben geçerken
Derim ki,
Saati sorduklarında;
Onu ''O'' geçiyordur
Kimse anlam veremez.
Tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
Ettirmek istiyor musun demezler.
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
Zamanı durdururum yüreğimde,
Sensiz geçtiği için,
Akrep yelkovana küskündür.
Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.
Bil ki akrep yelkovanı geçerse,
Atan bu yüreğim durur.
Bırak bozuk kalsın, hiç değilse
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
5. Turgut Uyar ve Tomris Uyar

Turgut Uyar ve Tomris Uyar
Turgut Uyar en şanslı şair. O güzel şiirleri yazdıran kadın yanındadır hep, yanıbaşında.

İthafen; Herkes seni sen zanneder.

Senin sen olmadığını bile bilmeden,
Sen bile
Seni ben geçerken
Derim ki,
Saati sorduklarında;
Onu ''O'' geçiyordur
Kimse anlam veremez.
Tamir ettirmedin gitti derler şu saati.
Ettirmek istiyor musun demezler.
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
Zamanı durdururum yüreğimde,
Sensiz geçtiği için,
Akrep yelkovana küskündür.
Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür.
Bil ki akrep yelkovanı geçerse,
Atan bu yüreğim durur.
Bırak bozuk kalsın, hiç değilse
Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
KAYNAK: neokur.com

13 Aralık 2014 Cumartesi

Victor Hugo ' dan Bir Şiir

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
 
Victor Hugo


11 Aralık 2014 Perşembe

Ünlü Yazarlar ve Onlara Benzeyen Köpekler

İtalyan fotoğrafçı Dan Bannino tarafından yapılan çalışmada ünlü yazarlar ve onlara benzeyen köpek portrelerini yan yana göreceksiniz.
Eskimeyenkitaplar‘ın haberine göre, Bannino bundan bir yıl kadar öncesinde bir barınaktan sahiplendiği köpeği Rothko’dan esinlenerek başlattığı ve adına IndieGoGo dediği kampanya ilekimsesiz kalmış barınak köpeklerine yardım etmeyi amaçlıyor. Bu kampanya çerçevesinde onların fotoğraflarını çekerek, ünlü yazarlar ile eşleştiriyor ve sonrasında ise sınırlı sayıda ürettiği takvim ve kitapları satıyor.
Banino yapmış olduğu bu çalışmayı şu sözler ile açıklıyor;
“Köpekler de insanlar gibi acıkıyor, hasta oluyor, hatta yanlızlık acısı çekiyor. Bu durum aslında köpekler ile empati yapmamıza yardımcı olarak onları daha iyi anlamamız için bize bir fırsat sunuyor. İşte tam da buradan yola çıkarak geçmişin en ünlü yazarlarının portreleri ile köpeklerin portlerini yanyana getirdim.”
Dan Bannino bu vesile ile bir çok köpeğin fotoğrafını çekti ve ünlü yazarlar ile birleştirdi. Bu ünlü yazarlar arasında kimle yok ki. Charles Bukowski‘den Edgar Allan Poe‘ya , Mark Twain‘denErnest Hemingway‘a hatta daha da eskilere gidersek William Shakespeare’den ve Dante Alighieri‘ye bir çok ünlü yazarı bulacaksınız.
Hayvanseverler Dan Bannino’unun başlattığı bu anlamlı kampanyaya ayrıca manevi olarak da destek olabiliyor. Bunun için yapmaları gereken şey köpek fotoğrafları çekmek, onları ünlü yazarlar ile eşleştirmek ve #POETICDOGS hastagi ile bunları sosyal medya platformlarında paylaşmak olacaktır.
Aşağıda Dan Bannino’nun çalışmasını göreceksiniz;

Mark Twain

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-1

Charles Bukowski

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-2

Oscar Wilde

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-3

Leo Tolstoy

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-4

William Shakespeare

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-5

Edgar Allan Poe

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-6

Ernest Hemingway

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-7

Charles Dickens

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-8

Jean Paul Sartre

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-9

The Brothers Grimm

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-10

Edith Sitwell

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-11

Charles Pierre Baudelaire

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-12

Miguel de Cervantes Saavedra

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-13

Dante Alighieri

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-14

Joseph Conrad

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-15

James Joyce

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-16

James Baldwin

 unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-17

Emily Dickinson

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-18

William S Burroughs

unlu-yazarlar-ve-onlara-benzeyen-kopekler-artmanik-19

7 Aralık 2014 Pazar

KAĞIT - FATİH BALCIOĞLU


Gökkuşağında çalınmayı bekleyen renk!
Azrailden alınacak haber vardı.

Güneşin doğmadığı yerlerdeki sokak lambası!
Cehennemden arta kalan ateş,
Kağıttan gemilerle yarılacak deniz vardı.

Geyiğin kulağından fışkıran hararet!
Yer ile göğün arasına adalet,
Parmağına maharet veren
Senden çok, seni vâr eden vardı.

Kıskançlık perdelerine takılmış ey sivrisinek!
Nasıl da pes ettin,
Nasıl da çoktan.
Seni aç kalmış kurbağadan esirgeyen
Her şeyi bilen bir ilâh vardı.

Kırbaçlandıkça hırpalanan sefalet!
Yeni doğan bebeğin yüzünde acı vardı; 
Dövüldükçe ağlayan,
Ağladıkça demirleşen insan vardı.
Ölümünü bekleyen kağıda
Mürekkep olmaya ne gerek vardı?

Fatih Balcıoğlu

Dil ve Edebiyat Dergisi'nin Aralık sayısından alınmıştır...

Vatandaş, Kitap Okumanın 16 Avantajı


Kitap okumanın harika bir meşgale olduğuna ne şüphe. Fakat yine de uzun ve yorucu bir günün ardından, televizyon kumandasına uzanmak bazen bir romana uzanmaktan daha kolay gelebiliyor. Sakın vazgeçmeyin! Çünkü kitap sevmenin, birçok avantajı var.

İşte, bunlardan sadece 16'sı:

1) Hiçbir zaman canınız sıkılmaz. Toplu taşıma aracında mısınız? Kitabınızı açın. Doktorun bekleme odasında mısınız? Kitabınızı açın. Arkadaşlarınız hep kitap okuduğunuz için artık sizi dışarıya davet etmiyor mu? Kitabınızı açın.

2) İlk buluşmada karşınızdakini değerlendirebileceğiniz harika bir test var elinizde. "Kitap okumam" mı dedi? O ana kadar her şey yolundaydı belki ama bu itirafla ilişkinin ölüm fermanı imzalandı.

3) Diğer herkes muhtemelen sıkıcı, tek bir hayat yaşarken, siz yüzlerce değişik yaşamı tecrübe edebilir, yüzlerce insanın zihninde dolaşabilirsiniz. Telepati gibi bir şeydir bu; hatta daha bile iyisi.

4) Bir yandan spor yapıp, diğer yandan bir şeyler öğrenebilirsiniz. 1Q84'ü okumuş herkes, spordan neyi kastettiğimizi anlamıştır. Haydi, kollara kuvvet!

5) Henüz vizyona girmemiş filmler hakkında ahkam kesebilirsiniz. Örneğin Açlık Oyunları'nın sıradaki filmi...

6) Her durum için bir alıntınız vardır. Tıpkı şu an gibi: "Kitaplar her biri eşsiz, birer seyyar tılsımdır. (Stephen King)"

7) Benzer şekilde her durumu anlatacak doğru kelimeyi biliyorsunuzdur. Kelime dağarcığınız muazzamdır.

8) Tebrikler, size hediye almak çok kolay.

9) Kitaplarda karşılaştığınız karakterler size öyle farklı perspektifler sunar ki bunlar aslında birer terapidir. Böylece hayata ilişkin harika tavsiyeler alırsınız.

10) İnternetiniz mi kesik? Kimin umrunda! Zaten bu geceyi okuyarak geçirecektiniz.

11) İyi okurlar, daha iyi yazarlar.

12) Elinizdeki zenginlikle, sayısız sohbet açabilirsiniz.

13) Evinizi süslemenize gerek yoktur. Kitap koleksiyonunuz bu işin icabına bakar.

14) O kadar çok kitap okudunuz ki artık hayatınıza nasıl heyecan ve dram katacağınızı biliyorsunuz.

15) Son araştırmalardan birine göre (bkz. Huffington Post), okumak beyin hücreleriniz arasındaki bağlantıyı güçlendirir. Haklısınız, bu da sizi daha zeki biri yapar.

16) Dünyanın her noktasına, hatta geçmişe ya da geleceğe yolculuk yapabilirsiniz. Kendinizi Kolombiya'nın tarihine şahitlik ederken veya Elizabeth zamanının İngilteresine bakarken bulabilirsiniz.

Kaynak: 

http://www.sabitfikir.com/dosyalar/kitap-okumanin-16-faydasi

6 Aralık 2014 Cumartesi

Anday'dan Bir Şiir

Melih Cevdet'ten bir şiir:

FOTOĞRAF

Dört kişi parkta çektirmişiz,
Ben, Orhan, Oktay, bir de Şinasi...
Anlaşılan sonbahar
Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli
Yapraksız arkamızdaki ağaçlar...
Babası daha ölmemiş Oktay'ın,
Ben bıyıksızım,
Orhan, Süleyman efendiyi tanımamış.

Ama ben hiç böyle mahzun olmadım;
Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?
Oysa hayattayız hepimiz.

Melih Cevdet Anday