6 Aralık 2015 Pazar

Orhan Kemal'in Çikolata Öyküsü - İnceleme



Orhan Kemal’in “Çikolata” isimli öyküsünde sınıfsal farklılıklar ve yoksulluk ön plana çıkmıştır. OrhanKemal zaten çoğu öyküsünü yoksul kesim, işçiler ve öğrenciler gibi konular üzerine dayanarak yazmıştır. Kendisi, toplumcu gerçekçilik akımını benimsemiştir. Amelelik ve hamallık gibi işlerde çalışıp hayatı bu yönüyle de tecrübe etmiştir. Bu öyküde de elli ya da altmışlı yıllarda çok varlıklı olmayan fakat orta düzeyde geçinen bir ailenin iki çocuğuyla, babası yoğurtçu olan, yoksul bir kızın karşılaşmaları ve diyalogları anlatılmıştır. Erkek çocuğun büyük aynalı, şık bir berbere gidiyor olması, halalarının çocuklara helvalar ve çikolatalar getiriyor olması ekonomik durumlarının iyi olduğunu göstermektedir. Yoğurtçunun kızının da sidik kokan sokaklarda dolaşması ve pis saçları, onun yoksul bir ailenin çocuğu olduğunu göstermektedir.

Bu öykü bir olay öyküsüdür. Metin, anlaşılabilir bir dille yazılmıştır ve tanrısal anlatım kullanmıştır. Kesitler serim, düğüm, çözüm olarak açık ve belirgindir. Serim, ablayla kardeşin berberden çıkıp şekerciye girmeleriyle başlar ve yoğurtçunun kızıyla konuşmaya başlayana kadar devam eder. Konuşmaya başlamalarıyla düğüm başlamış ve olaylar birbirini takip etmiştir. Burada ilk başta yoksul kıza acırlar ve de imrendirip günah işlemekten korkarlar. Fakat sonradan aralarındaki konuşma kavgaya dönünce, onu umursamayıp paralarını birleştirerek ellilik bir çikolata alırlar. Çözüm kesiti kardeşlerin şekercinin oradan ayrılmasıyla başlar. Yoksul kız, arkalarında kıskanarak bakar ve kendini olmadığı biriymiş gibi göstermeyi bırakır ve attıkları çöpleri toplayıp onlarla oynar. Burada sınıfsal farklılıklar ile yoksul ve varlıklı arasındaki çatışmalar işlenmiştir.

Öyküde, ana kişi, oğlan çocuğudur. Olaylar onun üzerinden ilerlemekte ve gelişmektedir. Yoksul kızın önünde yemek, onu imrendirmek istemese de sonradan dolduruşa gelip çikolatayı alırlar. Buradan aslında görgülü biri olduğunu anlayabiliyoruz. Ablası da onun gibidir, fakat daha kontrollüdür. Sonradan oğlan, çikolatayı almak istemeye başladığında, ablası onu uyarır ve yanlış olduğunu söyler. Yoğurtçunun kızı yoksuldur, fakat bunu göstermek istemez. Abla, kardeşe imrene imrene bakar ve kıskanır onları. Diyaloğa girdiklerinde yoksul kız, kendini onlar gibi varlıklı tanıtmaya çalışır. Onlar gibi olmak ister. Onun da kendine göre toplumda bir yeri vardır. Toplum içinde çingene gibi görülmek istemez, fakat sonra dayanamaz ve yerden çikolata ambalajını alır ve içindeki bulaşığı yalar. Bu da bize alında ne kadar büyük bir yokluk içinde yaşadığını gösterir.

Orhan Kemal, öyküyü yazarken kişiler arasında diyaloglar kullanmıştır. Betimlemelere ve simgelere yer vererek öyküyü gerçekçi kılmıştır. Düz öyküleme kullanarak kesitleri daha belirginleştirmiştir. Daha çok kısa cümlelere yer verilmesiyle birlikte aralarda uzunca cümleler de kullanmıştır. Açık bir anlatımla okuyucuya, anlaşılması kolay, bir o kadar da anlamca yoğun ve çok şey anlatan bir öykü sunmuştur. Öyküde en etkin rol oynayan nesnelerden biri de çikolatadır. Çikolata, metinde, sınıfsal farklılıkların, zengin-fakir ayrımının gün yüzüne çıkmasını sağlayan etkendir. Yani, günümüzde, insanları bölen, sınıflara ayıran, bütün etkenleri temsil etmektedir.

Buradan alıntıdır: http://blogs.hisarschool.k12.tr/berkedemirci/2013/05/14/orhan-kemal-cikolata-oyku-inceleme/

HAFTANIN KİTABI: TIKLAYINIZ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder