7 Haziran 2015 Pazar

Aykut Nasip Kelebek Bana Hayran Olsana - Fatih Balcıoğlu


''Bana Hayran Olsana'', şairi Aykut Nasip Kelebek'in ilk kitabı. Ülkemizde genç şair ödüllerinin 30'lu yaşlardaki kişilere verildiğini düşünürsek Aykut Nasip Kelebek'i ele alırken yaşından başlamamız gerektiğini düşünüyorum. Ekim 2013'te yayımlanmış olan kitabı ''Bana Hayran Olsana'', şairin 22 yaşının ürünü. Bu bağlamda bakılacak olursa kitapta oluşturulan portre daha çok yaşlı bir ruhu anımsatmakla birlikte bu durum, şairi büyük ustalara bir adım daha yaklaştırıyor.  Abdullah İlhan yazısında bu noktaya değiniyor: ''...şiir tarihine baktığımızda Rimbaud’nun büyük eserlerine genç yaşı eşlik ederken; Sezai Karakoç ya da Cemal Süreya’nın ilk eserlerinde ise büyük yaşlarını değil yaşlı ruhlarının varlığını görüyoruz. Genç şair Aykut Nasip Kelebek için de buradan başlamak isabetli olacaktır. Çünkü o bu ilk çıkışıyla ustaların yanına sokuluyor. Çok erken yaşlardan itibaren beslendiği kaynaklarla (eleştiri ve söyleşilerinde bunları görmek mümkün) edebi kanonun kokusunu iyice içine çekip bugün bu ilk kitabıyla dışarı üflüyor. Beslendiği kaynaklardan aldığı kadar onlara da taze dokunuşlar yapıyor Kelebek. ''

Kitapta 19 şiir var. Kitaptaki şiirlerin geneline sinen iki belirgin özellik görüyorum: imge kullanımı ve gelenek. İmgeden başlayacak olursak; imge, duyuyla edinilen bir deneyimin zihindeki görüntüsüdür, düşünsel bir resimdir. İmgenin oluşum sürecinin ilk aşamasında, şairin dış dünyaya ait gözlemleri bulunur. Şair dış dünyada gözlemlediği nesnelerden bir seçme yapar. Sanatçı duyarlılığı ve hayal gücüyle seçtiği bu nesneler arasında değişik ilişki ve bağıntılar kurar. Gözlemlediği doğa ile ilgili, ama onun kopyası olmayan yeni bir tasarım oluşturur. Buradan hareketle bir imgeyi başarılı kılacak temel özellik dış dünyaya ait gözlemin keskinliği ve tasarım sürecindeki değişkenlerin kullanımıdır. Kitabın adını da taşıyan Bana Hayran Olsana şiirindeki ''cesaretin kepenkleri inmiş'' mısrası hem gözlem bakımından hem de tasarımdaki sıradışılığından dolayı modern imge anlayışına güzel bir örnek oluşturmuş. Türk Lokumu şiirindeki imgeler ise diğer dizelerle bağlantılı olarak yapısal bütünlük kurduğundan dolayı kitaptaki imge anlayışına ışık tutuyor: ''...şu Fransızların hayal gücü ne kadar dar / gözlerinden güzel kaligram mı var / yuvarlak, iki deneysel mısra olarak / sönüvermiş şiirime ışık saçıyor onlar '' Geleneğin edebiyatta kullanımı son yıllarda adeta bir moda haline dönüşmüşse de, ''Bana Hayran Olsana''daki gelenek bir araç olmanın ötesinde öze yerleştirilmiş bir izlek halini almış. Şehzade adlı şiirden: ''...Viyanaya giremediğinden ötürü Kanuni / Tanzimat padişahı Abdülmecit yanmasın mesela '' Tabiki, Şehzade adlı şiirden alıntıladığım mısralardaki  geleneğin yanında siyasi mesajları da görmezden gelemeyiz. Necip Fazıl'la sesini yükselten Sezai Karakoç ile de durmadan fısıldayan Müslüman şair kimliğinin izlerini Aykut Nasip Kelebek'te görmek mümkün. Kelebek, orijinal imgeler ile medeniyet tasavvuru ve bilincini birleştirince Müslüman bir şair ortaya çıkıyor: “… daha fethedilmemiş birçok İstanbul var/ cumhuriyet İstanbulunun meydanlarında / direnen vicdanlarındaki barları yıkıp / kalplerine camii yapana kadar / silahları gömemeyiz baylar” (Meydan) Müslüman şair kimliğiyle dinler tarihine dokunmadan geçmemiş Kelebek,hatıratmış ve bize telmihlerle bu yolu açmış: ''...iyi bir baba olacağım çocuklarıma / bu yüzden sarılacak bana Muhammed / pastoral şiirler yazacak bana Mikail / Çünkü yağmursuz havalar bırakmayacağım ardımda / ne de Habil'i katledecek bir Kabil '' (Kusursuz Bir Dönüş) Şiir söz söyleme sanatı olarak genel ifadeye sıkıştırılmaya çalışılsa da ayrıntıda rahatsızlık veren şeydir. Kimi zaman geçim derdi olanları acıtırken, kimi zaman da kalbi sızlatır. Bana Hayran Olsana'daki bazı şiirleriyle Aykut Nasip Kelebek Batı'yı başarıyla rahatsız edebilmiş. Seçim Sandığı şiirinden: '' sen Anadolu topraklarında zalim arama / diktatör üreten fabrikalar varken Batıda''

Aşk, kitaptaki temel izleklerden biri. Ancak Aykut Nasip Kelebek'in bu duruma bakışı diğer şairlerle arasındaki farkı belirgin hale getiriyor. Bu konuyla ilgili Selim Sina Berk şöyle söylüyor: '' Seçim Sandığı şiirinde şair, bir sevgilinin özlemini çekmektedir. Ama ondaki sevgili özlemi salt aşk üzerine kurulmamıştır. Şair Batı'daki diktatör üreten fabrikalarla giriştiği kavgada, kendisine destek olabilecek bir sevgili istemektedir. Şair, hem kullandığı üslup hem de şiirini ilettiği yön ile Şuara Suresi'ne uygun bir şiir oluşturmaktadır. Böylelikle lirik, politik ve İslami şiiri bir potada eritmeyi başarmıştır. Ayrıca belirtmekte fayda var: Seçim Sandığı şiiri, bir Leyla, Şirin, Aslı reddiyesidir. Şöyle ki, Mecnun, Ferhat, Kerem sıkıntılara karşı her koşulda mücadele ederken, sevgilileri acı çekip ağlamaktan başka bir şey yapmıyorlardı. Nasip Kelebek ise kendi Leyla'sını mücadeleye davet ediyor. Aslında sevgiliyi mücadeleye davet eden soldan şairlerin olduğunu biliyoruz. Nazım Hikmet, Ahmet Arif gibi isimler ilk elde akla gelen isimler. Ancak bu daveti şiirinde yapan Müslüman duyarlılıkla şiir yazan ilk şairlerimizden biri Aykut Nasip Kelebek'tir. ''
Aykut Nasip Kelebek başarılı şiirler yazıyor. Bu iyi kumaşa ''Bana Hayran Olsana'' ile güzel bir düğme dikmiştir, umarım diğer kitaplarıyla dikmeye devam eder. ''Bana Hayran Olsana'' cümlesi bir matris olarak tüm insanların bilinçaltı mottosu olduğunu bir kenara bırakacak olursak, edebiyatımızda bu cümle daha çok duyulacağa benziyor.

FATİH BALCIOĞLU

Haziran 2015 sayılı İtibar Dergisinden Alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder