22 Aralık 2013 Pazar

YAD SÖZCÜKLERİN YAYILMASI - LEMİ KORKMAZ

         


         


    Dil, sürekli bir değişim içindedir. Günü geçmiş sözcükler zamanla yitirilir. Yad olsun ya da olmasın yaşayan sözcükler en çok kullanılanlardır. Dilimizde belli bir yer etmiş yad sözcükleri büyük bir uğraşla da olsa çıkarabiliriz ancak bir yad sözcüğe daha dilimize girmeden bir karşılık bulursak Türkçe sözcükleri doğrudan kullanıma sokmuş oluruz. Böylece yad sözcüklere karşı kalkan oluruz.
   
   Bilimde gelişmiş ülkelerin düzeyine ulaşamadığımızdan buluş gerçekleştiremiyoruz. Buluş gerçekleştiren ülkeler de uygun gördükleri adları, terimleri kullanıyorlar. Buluşun başarısına göre adı da o oranda yaygınlık gösteriyor. Bizim gibi ülkelere de, ya onları olduğu gibi almak [söyleyişimize uydurmanın bir anlamı yok (télévision-televizyon gibi)] ya da uygun bir karşılık bularak almak seçenekleri kalıyor. Yalnızca buluş mu? Artık yad deyişler ve kısaltmalar da dilimize girmek için sırada bekliyor. Sanırız bunun en açık örneklerinden biri "spoiler"dır. Spoiler, sözcük anlamı olarak; tat kaçıran, bozan, kötüleştiren anlamlarına gelir. Sonradan bir bakıma değişmeceli bir anlam kazanmıştır. Bugün, İngilizceden aldığımız bu sözcüğü çoğu kez bir eylemimizle birlikte kullanıyoruz: spoiler vermek. Bunun anlamı ise, bir dizide ya da bir filmde geçen bir bölümü daha önce izlememiş birine anlatmaktır. Demeli, açık etmektir. Kimi yerlerde bunun yerine "sürprizbozan" karşılığını kullandıklarını görüyoruz. Şimdi, bir işi yapmaya kalkışacaksak baştan doğru yapmalıyız. "Bozan" Türkçe olabilir ancak "sürpriz"i ne yapacağız? Sürpriz, Fransızca bir sözcüktür. Türkçesini ararsanız söyleyelim: şaşırtı. Şaşırtıbozan gibi bir karşılık olsun demiyoruz ancak karşılık bulurken seçtiğimiz sözcüklerin Türkçe olmasına özen göstermeliyiz. İşte özleşme o zaman gerçekleşmiş olur.

   
  Şu sıralar karşılık bulunmayı bekleyen, Oxford Bilim Yurdunca da 2013 yılının sözcüğü seçilen güzel bir yad deyiş var: selfie. Selfie, bir kişinin cep telefonu ya da fotoğraf makinesiyle kendi kendisini çekmesine karşılık gelen kısacık bir deyiş. Ülkemize etkin bir biçimde giriş yapmamış bir sözcüktür "selfie". Karşılık bulamıyoruz. Bulmaya çalışıyor muyuz o da belli değil. Ne var ki karşılık bulursak benimsenebilir, kullanılabilir. Yoksa özgün biçimiyle alınıp kullanımının yaygınlaşmayacağına ilişkin kimse güvence veremez. Eskiden yad bir sözcüğe karşılık bulana para sunulduğu olurmuş. Genel ağda eski bir gazete görseli var. Görselde, bir matematik işlevi olan Logaritma'ya uygun bir  Türkçe karşılık bulana yüz liralık bir ödül verileceği yazıyor. Bu yöntem de işe yaramamış olacak ki günümüzde Logaritma'yı kullanmayı sürdürüyoruz.

  Dilin sürekli bir değişim içerisinde olduğundan söz ettik. İşte bu değişimi kazanca çevirmek ancak bulduğumuz karşılıklarla gerçekleşebilir. Bu görev artık bütün bilinçli Türk bireylerinin görevidir.

  Toplumumuz diline arka çıkmalı, aymazlıktan sıyrılmalıdır. Kimilerinin "evrensel dil" söylemine kanıp, dilimizin yozlaşmasına göz yumamayız. Dün Fransızcaydı bu gün İngilizce, belki de yarın bir başkası... Önemli olan,baskın dillerin etkilerinden korunmuş ve geliştirilmiş bir dil bırakabilmektir gelecek kuşaklara. 


                                                                                                                                                                                 LEMİ KORKMAZ 

1 yorum:

  1. Arkadaşım, uzatma evrensel dil İngilizce olarak oturmuştur, arkasından el salla, dünü bugünü yok. İngilizce çok şanslıydı çünkü evrensel olduğu zaman diliminde, evrensel iletişim başladı.Böyle gider, bye.

    YanıtlaSil